" SAF BİLİNÇ OL "
" SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN HAREKETE GEÇ "

YOGA

 

YOGA

YOGA

Yoga, hakkında çok duyduğumuz bir iyileştirici tedavi yöntemidir. Peki yoga’nın ne olduğunu gerçekten biliyor muyuz?

Yoga, Ayurveda kadar eskiye dayanan ve Ayurveda ile birlikte evrim geçiren, Ayurvedik önlem ve tedavi yöntemlerinden biridir.

Ayurveda, hastalıklardan korunmak için şifalı bitkiler kullandığı, kötü besinlerden kaçındığı ya da özel gün ve gece alışkanlıkları kazandırdığı gibi aynı zamanda fiziksel ve zihinsel sağlığa ulaşmak için fizyoterapi ile birlikte fiziksel egzersiz sağlayan egzersizler de içerir. Genel anlamda, Yoga’nın niyeti, zihinsel durumları ve zihin yapısını çalışmaktır. Bu zamana dek, günümüzde, birçok modern düşünür ve psikoanalist bu konuda kafa yormuş, ve herkes kendi bakış açısından belirli yoga tanımları yapmıştır.

Carl Gustav Jung yoga hakkında şöyle der: Hindistan’ın en önemli ruhsal bilimi yogadır. Mahvolmak anlamına gelir ama biz ona bir bilinçaltı çalışması deriz. Ama Hintlilere göre, öz-bilincin en yüksek seviyesi olarak yoga, bir yandan Doğu zihni ve ruhunun en nazik ve hayranlık verici dilidir, öte yandan da bu belirli zihin ve ruhu sürekli oluşturmak için kullanılan bir yoldur.

Yoga’nın kökeniyle ilgili de çeşitli metinlerde farklılıklar görülür. Yoga, bir gurubu ya da bir gurup egzersiz ya da yöntemi tanımlamaz, bunun yerine, farklı içsel durumları tecrübe etmek ve bu yönde gelişmek/dönüşmek için kullanılan bir takım sade teknikler içeren bir yolculuktur. Bu farklılıklar ve yoga’nın değişimi ile ilgili insanların birbirlerini suçladığı olmuştur. Bu nedenle, bu alanda teoriler üretmişler, ve sonuç olarak yoga’nın günümüzdeki karamsarlığının kökü bu tür inançlar ve hurafeler olmuştur. Halbuki

Yoga, kontrol demektir. Yani aslında yoga, bütün potansiyellerine egemen olma yolunda zihnin, bedenin gücünü ve düşünce dalgalarını kontrol etme/yönetme bilimidir. Bu durumda yoga, bu, zihnin ve bedenin gücünü kontrol etme/yönetme yöntemlerinin bilgisiyle ortaya çıkmıştır.

Yoga bilimi çoğu insan için somut ve elle tutulabilir olan kişinin dış ve fiziksel bedeni üzerinde çalışarak başlar. Bu seviyedeki koordinasyon ve denge yoksunluğu organlarda, kaslarda, sinirler, endokrin bezlerde ve diğer organlarda bozukluk oluşturur ve işlevlerinde sıkıntılar yaratır. Yoga’nın temel hedeflerinden biri çeşitli sistemleri ve araçları bedenin sağlığı ve iyiliğinin tadını çıkarabilmek için koordine etmektir.

Yoga büyüklerinden biri Swami Shinvanda söyler der: “Yoga, düşünce, söz ve eylemin birliği ve uyumudur”. Ve, yoga yaparken ulaşılan, kafanın, kalbin ve elin hareketi veya koordinasyonudur. Yoga’da, fiziksel, zihinsel ve duygusal seviyelerin birliği gelişir, ve bir yandan her bir seviyenin etkisi, ve bunların çakışmaları kendini gösterir. Zamanla, bilinç, derin bir gerçek ve varlık anlayışına neden olur.

Yoga, kişinin ihtiyaçlarına göre Ayurveda’da tavsiye edilen birçok dala bölünür. Ama bariz bir şekilde, günümüzde yoga dediğimizde akla gelen, bir çeşit spor ve hatta fizik tedavi olarak görülen yoga, Asana’lar olarak anlatılan bir takım fiziksel egzersizler ve işlevler içerir. Bu, Hatha Yoga ismi verilen bir yoga dalıdır. Beden ve zihin birbirinden ayrılamaz ve eylemlerimiz ve zihnimiz arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Gerginlik ve karmaşıklıkların iki ana konumu bunlardır.

Yoga çalışmaları beden ve zihni düzenler. Her psikolojik sıkıntısı fiziksel bir kas sıkıntısı ile eşleşir. Diğer bir deyişle, psikolojik karmaşıklıklar ve kas sıkıntıları ortak bir etkileşim içindedir. Asana’ların hedefi bu karmaşıklıkları ve gerginlikleri çözmektir. Asana, fiziksel seviyede bedeni dengeye getirerek zihinsel sıkıntıları azaltır veya yok eder. Örneğin, duygusal stress ve duyguların bastırılması akciğerlerde ve diyaframda enerji tıkanıklığına, sonuç olarak da solunum bozukluğu ve astıma yol açar. Kas düğümleri bedenin her yerinde görülebilir. Boyun kasılmaları ve boyun ve omurga hastalıkları gibi. Asanalar ve hareketsiz kalan enerjilerin tekrar uyandırılması sonucu, beden yaşamsal enerji ve güçle dolar, zihin de temiz ve yaratıcıdır; böylece denge sağlanır.

Düzenli Asana çalışmaları yapıyı dönüştürür ve bedeni iyileştirir, böylelikle sağlıklı bir yaşam sürülür. Asana sırasında uykudaki enerjiler uyanır ve bunun etkileri hayatın birçok alanında gözlemlenir. Asana Yoga sadece bir çeşit spor etkinliği olarak görülemez.

Yoga daha çok bedeni gerçek düzenine ulaştırmak ve farkındalık seviyesini, rahatlamayı ve konsantrasyonu artırmak üzerine yöntemler topluluğudur. En önemli etkileri, beden sağlığının gelişmesi ya da bedenin her seviyesindeki enerji kanallarının uyanmasıdır. Genel anlamda, egzersiz tüm organlar ve kaslar için etkilidir.

Egzersizin olmayışı, kas yorgunluğu, kemik dokusu güçsüzlüğü, oksijen emilimi ve emilim becerisi düşüklüğü sonuç olarak beklenmedik fiziksel bozukluklara yol açar ve bağlantılı insülin sıkıntıları artırır. Ama egzersiz ve Asanaların beden üzerinde etkileri çok farklıdır. Yoga yaptığımızda, metabolik oksijen tüketim oranını azaltarak nefes alma sürecini ve beden ısınını azaltırız.

Egzersiz sırasında, nefes oranı artar, metabolizma hızlanır, daha çok oksijene ihtiyaç duyulur ve beden ısısı yüksektir. Öte yandan yoga doğrudan iç organlara ve endokrin sisteme etki eder ve sinir sisteminin elektrokimyasal aktivitesini düzenleyip tamir eder. Burada yoga asana’larını tartışmak istemiyoruz. Niyetimiz sadece Yoga’yı tanıtmak ve Ayurveda’daki yerinden bahsetmektir. Bu iş tüm dünya’nın işidir ve alanın profesörlerinin gözetimi altında özel eğitimler gerektirmektedir.

Jnana Yoga

Jñāna yoga (Devanāgarī: ज्ञान योग; telafuzu “gyaan yoga”) ya da “saf bilgi sonucu oluşan birlik”, Hint felsefesinde sözü geçen yoga türlerinden biridir. Jñāna, Sanskritçe’de “bilgi” anlamına gelir.

Jnana-yoga’yı anlamak

Jñāna yoga, ismin ötesindedir ve uygulayıcının kendi doğasının saf anlayışı ile oluşur; berrak bakıldığında özgürlük ile sonuçlanır. Bu yol, farklı meditasyon türleri yaparak ulaşılan bir kristalizayon süreci aracılığıyla gerçekliği yapısal bir yolla tecrübe etme üzerine yoğunlaşan diğer Yoga türlerinden farklıdır. Bu yol, sadece bilmenin yeterli olduğunu belirtir. Çoğu zaman Samkhya ile paralellik gösterir. Bhagavad Gita’da kullanıldığı gibi, Advaita filozofu Adi Shankara da jnana yoga’ya “mutlağın bilgisi” (Brahman) olarak önem vermiş, öte yandan da Vishishtadvaita yorumcusu Ramanuja bilgiyi sadece teslimiyetin/adanmışlığın bir şartı olarak görmüştür.

Bhagavad Gita’da Krishna, jnana’nın, kshetra’nın (eylem alanının – yani, bedenin) ve kshetrajna’nın (bedenin bilicisi/bileni – yani, ruhun) doğru anlaşılmasını içerdiğini söylemiştir. Gita’nın devamında Krishna, bir deneyüstücünün/aşkıncının bu ikisi arasındaki farkı anlamasının şart olduğunu vurgular.

Hatha Yoga

Hatha yoga bir yoga türüdür. Hatha (güç) kelimesi yoganın geniş kavramını destekleyici bir fiziksel teknikler sistemini adlandırır.
Bazı teknikleri efsanelere ve Pali kanunlarına kadar geriye gidebilir. Pali kanunları üç metinden oluşur ve bunlarda Buddha, metne bağlı olarak, zihnin açlığını düzenlemek için dilin damağa bastırılmasını anlatır. Ancak gerçek khecari mudra’daki gibi dilin nazofarinks’e sokulmasından bahsedilmez. Buddha, perineum’a topuklarla baskı yapacak şekilde, Kundalini’yi uyarmak için kullanılan modern duruşlara benzer bir duruş kullanmıştır.

Hatha yoga, derin fizyoloji, dhrana (elementlerin yerleştirilmesi), nadanusandhana (iç sesin konsantrasyonu) gibi diğer yoga türlerinde de görülen önemli prensip ve uygulamalara sahiptir. İlk zamanlarındaki haliyle hatha, erkekte bindu (döl) olarak tanımlanan, aksi halde kafada bir depodan aşağıya doğru akıp harcanan fiziksel yaşam özünü artırmak ve muhafaza etmek için kullanılırdı. Bunun dişi karşılığı da, kaynaklarımızda sadece bazen bahsi geçen, rajas, yani menstrüel sıvıdır. Dölün arıtılması ve korunması, en azından efsanelerin zamanından bu yana tapa’larla (riyazetle) ilişkilendirilir ve ilk Hatha Yoga’nın bazı teknikleri muhtemelen riyazet çalışması olarak geliştirilmişti.

İlk Hatha Yoga’nın teknikleri iki şekilde çalışır: mekanik olarak, viparitakarani gibi egzersizlerde, “geri dönüştürücü”, kişinin başının üstünde durarak bindu’yu kafada tutmak için yerçekimini kullanması; ya da omurganın kökünden başın tepesine kadar hareket eden nefesin bedenin merkez kanalına girmesini sağlayıp bindu’nun yukarı ittirilmesi.

Bhakti Yoga

Bhakti yoga, Hint felsefesinde Tanrı sevgisi, inancı ve teslimiyet etkili bir ruhsal yol olarak açıklanır. Tanrıyı gerçekleştirmenin bir yoludur, ve kapsamlı yogik çalışmalar içermediği için gündelik sıradan bir insan için en kolay yoldur.
Bhagavad Gita, Bhagavata Purana ve Purana’lar Bhakti felsefesini izah eden önemli metinlerdir. Bhakti’nin ana uygulama olduğu Hint’li hareketler bhakti hareketler olarak kabul edilir – büyük okullar Vaishnavism, Shaivism ve Shaktisim’dir.

Karma Yoga

Karma yoga (Sanskrit: कर्म योग), ya da “eylemin disiplini”, Hinduizmin kutsal Sanskrit metinlerinden biri olan Bhagavad Gita’nın öğretilerini baz alan bir yoga türüdür. Karma yoga, aydınlığa ulaşmanın dört yolundan biri, eylemde mükemmeliğe erişme sürecidir. Karma yoga ruhsal yaşamdan elde edilmiştir.

Karma yoga’nın, ruhsal yaşamda yol kat etmenin en hakiki yolu olduğu söylenir. Bhagavad Gita’da bulunan karma yoga, doğanın bir parçasıdır. Karma yoga, dinginliği öğütleyen zen ustaları tarafından öğretilir. Karma yoga, Natha Yoga gibi birçok tür yoganın özünün bir parçasıdır. Karma yoga çoğunlukla özverili (‘ben’den temizlenmiş) bir şekilde hizmet etme yogasıdır.

Swara Yoga

Hinduizm’e ait tantrik metinlerden biri olan Shiva Swarodaya aynı zaman Satyananda Saraswati tarafından Swara yoga olarak adlandırılmıştır. Ek olarak, “sesçil astroloji”: “kişinin kendi nefesinin sesi” olarak da tanımlanmış ve shiva ve parvati arasında geçen bir konuşma olarak yazılmıştır.

Raja yoga

Rāja yoga, “asil yoga”, “asil birlik” (aynı zamanda klasik yoga ya da astanga yoga olarak da bilinir), zihnin bir noktaya odaklanma becerisinin çalışıldığı bir tür meditasyondur. Samadhi’de doruğa ulaştıran birbirini izleyen belirli adımlar kullanarak zihni sakinleştirmeyi hedefler.

Samkhya temelli Raja yoga felsefesine göre, bu çalışmalar kaivalya ile, yani, saf bilincin tanınması ve devamında yeniden doğuştan azat olmak ile sonuçlanır.
Orta çağlardan bu yana, Raja yoga, Hint felesefesinin altı ortodoks (astika) okulundan biri olarak görülür. 12. yüzyılda düşüşe geçen bu okul, Asya dinlerine olan yoğun ilgi sebebiyle 19. yüzyılda tekrar canlamıştır. Bu canlanma sonucu, 4. yüzyıl Yoga Sutra’ları büyük popülerlik kazanmıştır.