Vedik öğretilerde İnsan dünyası (insan yaratımı) ve evren arasında ayrılmaz bir bağ olduğunu söyleniyor. İnsan yaşamının evren dışındaki benzer unsurları da mevcuttur. Şair Walt Whitman’ın söylediği gibi, bir yaprağın yıldız mekanizmasından daha az olmadığına inanıyorum. Bu evreni ve çevresindeki koşulları ve insan sağlığı ile ilgili konular için, aralarındaki ortak bağ için minnettar olmalıyız.
Vedalar yaratılış sürecini açıklıyor.
Birincisi, ölümsüzlük vardı, olağanüstü bir varlık: Tanrı – her zaman mevcut. Hayatın, bir sonsuzluğun içinden ağ örmek için gelen örümcek gibi, sonsuzluktan ortaya çıktığı söylenir. Yaratılış sonunda yuvasına dönen bir örümcek ağı gibi ölümsüzlük içinde çözülür.
Yaratılış ilkeleri, yaşamın her biçimine sahip beş temel unsuru – veya bileşeni – geliştirdi: eter, hava, ateş, su ve toprak. Yaşamın en zariften en kabaya neler yaptığını kolayca görebiliriz.
Ölümsüzlüğün bir sonucu olarak, maddenin en küçük şekli eterdir.
Havanın ölümsüzlüğü ile birlikte elementi çok daha görünür ve deneyimsel hale getirir. Hareket ettikçe aniden ısı veya ateş oluşturan sürtünmeye neden olur. Isı nem yaratır, böylece su oluşur. Son olarak, su maddenin en yoğun halini, yeryüzünü oluşturur. Vedalar, insanlar da dahil olmak üzere tüm canlıların bu temel unsurların bir kombinasyonundan yapıldığını söylüyor. Bu elementler insan yaşamının mikro boyutları, moleküllerin, atomların veya atom altı yüzeylerin mikro halidir.
Bu nedenle, Ayurveda’nın insan anatomisinin ayrı bölümlerini gözlemlemesi veya vitaminlere, kimyasallara veya gıda sağlık düzeylerine bakması gerekmez. Sadece elementleri dengeler ve fiziksel seviyeler daha dengeli hale gelir.