" SAF BİLİNÇ OL "
" SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN HAREKETE GEÇ "
DANIŞMANLIK
Home

DANIŞMANLIK

DANIŞMANLIK

 

Orijinal Ayurvedik yazıtları okurken (örn. Charak Saåhitá, Sußhrut Saåhitá, Aßhóháñga H^idayam) kişi, Ayurveda’nın gerçekten de eksiksiz ve bütüncül bir bilim olduğunu görür. Bu kadim yazıtlarda zihin ve beden bilimi birbiriyle iç içe görülmüş ve ortaya psikolojik şifanın bütüncül bir sistemi sunulmuştur.

Kitapta daha önce dengesizliğe sebep olan birçok sebepten birinin ortam/çevre olduğundan bahsetmiştik. Bu aynı zamanda dış bilinç ve psikolojik ortamı da kapsar. Pratik olarak bakıldığında, bir hastalığın herhangi bir içsel ya da fiziksel bir sebebi bulunamadığında Ayurveda, başka (hem zihinsel hem fiziksel) etkenlere de bakılması gerektiğini öne sunar: örneğin yaşam tarzı dengeli ve sağlıklı bir hayat için kilit rol oynar. Ortam değişiklikleri bir insanı şifalı otlar, aromalar ve diğer etkenler kadar dengeleyebilir. Ayurveda, ev ve çevresinde doğal iyileşme sürecinin, uyum ve sağlığın gelişiminin üzerinde durur.

İnsanlara şunları yapmaları önerilir:

Kişisel:

  • Olumlu izlenimlere odaklanın.
  • Olumsuz duyguları bırakın (yani bastırmayın).
  • Olumlu bir özdeğer ve özgüven geliştirin ve sürdürün.
  • Hayatın amacının Kutsal Benliğimizle (Yaratıcıyla) buluşmak olduğunu hatırlayın.

Ev Ortamı:

  • Çevrenin güzelliğinden ve uyumundan emin olun. Bu, huzur ve mutluluk sağlar.
  • Eğer depresyondan muzdaripseniz tam spektrum ampüller kullanın
  • Meskeninizi, en azından bir kısmını, kutsal bir şifa tapınağına dönüştürün.
  • Alimler, bilgeler ve kutsal varlıkların resmiyle, heykelciklerle, özel taşlarla, yantralarla, tütsülerle, çiçeklerle, kemerlerle ve kendi inancınıza uygun benzer şeylerle bir mihrap hazırlayın. Bu alanı sadece sadece meditasyon ve zikir için kullandığınızda, zaman içinde bu alanine ruhsal huzur enerjisi büyüyecektir.

 

 

Doğa:

  • Günlük yürüyüşler tazeleyici, yenileyici ve ferahlatıcıdır.
  • Doğa yürüyüşlerine katılın; kamp yapın.
  • Okyanusları, şelaleleri ve diğer doğal su yapılarını ziyaret edin.
  • Halk açık bahçeleri ziyaret edin, ya da kendi bahçenizi kurun (ve mümkünse içinde bir de şelaleli küçük bir süs havuzu olsun).
  • Her gün iyi bir miktar güneşe ve temiz havaya maruz kalın.

 

 Doshalar ve Çevre

Vata: Çevreden dinlenme, rahatlama, istikrar, huzur ve güvenlik sağlar.

Pitta: Rahatlamaya, eğlenceye, güzelliğe, ilgiye ve mutluluğa ihtiyaç duyar.

Kapha: Egzersize, işe, dürtüye, motivasyona ve efor sarf etmeye ihtiyaç duyar.

 

Sevgi ve Duygular

Bilinç, ya da moksha. Bir kişi kendi içinde merkezdeyse, Doğa Ana’nın ona her türlü yemek, sığınak, tatminlik ve zarafet ve kutsallık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacağını bilir. İçerideki bu inanç sürekli büyür. Bu inanç kişinin içinden dışarı sızar ve güzellikler doğrudan tecrübe edilmeye başlanır ve diğer insanlarla da paylaşılır. İnanç ve Kutsal sevgi meditasyon, doğru beslenme, aromalar, müzik, masaj, yoga ve diğer terapiler aracılığıyla beslenebilir. Bu ruhsal şifa metodları kişilerin aktif bir şekilde hayatlarını düzenlemelerini, duygularını temizlerini ve içsel kutsallıklarını artırmalarını sağlar. Bu araçlar farklı doshaların kişilerine farklı özel güzellikler sunar:

Vata: Korku ve endişeyi serbest bırakır, huzur, inanç ve cesaret verir.

Pitta: Öfke, gücenme ve sabırsızlığı serbest bırakır, sevgi, vicdan ve affetme sağlar.

Kapha: Açgözlülüğü, bağlanmayı, takıntıları ve uyuşukluğu serbest bırakır, netlik ve bu duygulardan temizlenme sağlar.

Özdeğeri Geliştirmek

Yoga Vani kitabında; Siddhayoga’nın idrakının talimatları, özdeğerin geliştirilmesi için Vedik tavsiyeler verilmiştir. İnsanlara, kendi yüreklerindeki gerçeği test etmeleri tavsiye edilir. Bu aşamada şüphenin bir arkadaş gibi görünüp kişinin sağlık ve özgerçekleştirme arzuları ve çabalarının önüne geçip köstek olabilir; buna dikkat etmek gereklidir.

Şüphenin, kişiyi sadhana ve  ruhsal yaşamdan korkutmaya çalışan bir hayalet gibi olduğunu fark edin.

Bu Vedik tavsiye, şüphelerin üstesinden gelmek için yöntemler sunar. Bir kişi bir üçlü aşamadan geçerek gerçeğe ulaşır:

1) Yazıtlarda okudukları. 2) Guru’sunun ya da öğretmenin söyledikleri. 3) Kişinin kendi tecrübeleri

Ancak bu üç durum birleştiğinde kişi gerçek bilgiye ulaşır. Bu nedenle, kişilerin bir şeylere ya da birilerine inanmadan önce o şeyi kendilerinin tecrübe ettiğinden emin olması (yani, körü körüne inanmaktan kaçınması) gerekir.

  • Guru’nuza ya da onun meditasyon talimatlarına güvenin.
  • Şüpheci ve düşük özgüvenli zihin sadhana ve diğer Ayurvedik çalışmalarla huzuru bulur.
  • Günlük sadhana çalışması zihni yorulmak bilmeksizin çalışmaya zorlar, yorulana ve düşüncelerden kendiliğinden gidene kadar Sushumoa’da (omurgadaki ruhsal boru/tüpte) aşağı yukarı hareket etmeye zorlanır. Böylece zihin otomatik olarak sessizleşir.

Kişi, bu büyüyen içsel Kutsallığın dış dünyadaki diğerlerine de uzandığını gördükçe ve hissettikçe özdeğer güçlenir. Bu nedenle, kişilere olumsuz tavır ve dileklerden kurtulmaları tavsiye edilir (örn. “Bu meseleyle yüzleşeceğime hasta olmayı yeğlerim, ben aptal ve değersizim. Başıma hiçbir zaman güzel bir şey gelmez.”)

“Kimim ben?” diye düşünürken kişi içindeki Kutsal zarafeti hissetmeye başlar ve böylece bir anda kendisinin yarattığı ve başkalarından kabul ettiği tüm olumsuz düşünceler serbest kalır. Kişi kendini sınırlamadığında, hatalarını birer meydan olarak kabul edip, durumu dönüştürebilir ve büyür. Her bir dosha dengeyi sağlamak için kendine has çalışmalara ihtiyaç duyar:

Vata: Güçsüz, korkak, yalnız, tedirgin ya da rahatsız oldukları düşüncesinden vazgeçmelidirler.

Pitta: Fazla başarı hırsını ve güç arzusunu azaltmalıdırlar (kendilerini büyük göstermek için diğerlerini küçültme eğilimlerine dikkat etmek gerekir).

Kapha: Sadeleşmeli ve sahip olduklarının, ailelerinin, kültürlerinin ya da mesleklerinin onları tanımladıkları düşüncesinden temizlenmelidirler.

 

İç ve Dış Dünyalar

Kişi, kendisiyle ve hayatıyla ilgili beslediği olumsuz düşüncelerden kurtulduğunda, dış dünyanın nasıl da iç dünyayı yansıttığını fark eder. İnsanlar, hayvanlar ve doğa aynı hayat ağının parçalarıdır; ağın bir kısmına dokunduğunuzda bütün ağ etkilenir. Kişi kendine yardım etmek için başkalarına yardım etmelidir. Bu her şeyin birbiriyle bağlı olması ya da sonsuzluk bilinci kişinin içindeki Kutsallığın içinde büyüdükçe, iç ve dış dünya ayrımı yok olur. Kişi, herkesin ve her şeyin aynı kutsal özün bir parçası olduğunu görmeye başlar. Diğer taraftan, bir şeyler benlikten ayrı görülmeye devam edildiği sürece kişi o kendinden ayrı sandığı şeyin arzusuyla yaşar. Bu arzu keder ve acıya sebep olur. Öte yandan, özfarkındalık olgunlaştıkça ve kişi her şeyi (yani kendisini ve diğer her şeyi) aynı kutsal özün bir parçası olarak görmeye başladığında tüm arzu, keder ve acı yok olur. Bununla beraber, kişi kendini ve başka herkesi ve her şeyi kutsal gördüğü için, öncesinde hissedilen olumsuz düşünce ve duygular yerini kutsallık hissine bırakır.

Bu ilahi tecrübeyi geliştirmenin bir diğer önemli yolu da kişinin dharma’sını (kişinin hayat yolu ya da amacı; kişinin doğuştan ya da tanrıverdisi yeteneklerini) takip etmesidir. Kişinin sevdiği işi yapması, kişinin dharma’sını takip etmesi anlamına gelir. Kişi, sevdiği işi yaparken yaptığı şey iş olmaktan çıkar. Kişi tanrıverdi yeteneğini kullandığında kendisi ve kutsal olanla arasında güçlü bir bağ hisseder. Anlamlı ve işlevsel bir şey yapıldığı hissiyatı oluşur; hayat anlam kazanır.

Kişinin dharma’sını takip etmesi sadece kişinin kendisini memnun etmekle kalmaz, diğerleri için de daha faydalıdır. Böylece her dosha daha olumlu bir sosyal görünüşe bürünür, dünya görüşü dönüşür.

Vata: Dünya’nın sert, desteksiz, çatışmalı, kaotik ve değiştirilemez düşünceleri tam tersine döner.

Pitta: Dünya’nın güç ve tanınma üzerine kurulu olduğu düşüncesi yerini daha uyumlu ve bütüncül bir görüşe bırakır.

Kapha: Açgözlülük hissi ve dışsal güvenliğe ihtyaç, takıntılar ve biriktirme alışkanlıkları tam tersine dönüşür.

 

Ayurveda ve Danışmanlık

Kadim Ayurvedik yazıtlar sağlıklı ve uyumlu bir hayat yaşamakla ilgili bilgilerle doludur:

  • Fiziksel yapıya göre yaşam tarzı düzenlemeleri.
  • Duygusal ya da zihinsel yapıya göre yaşam tarzı düzenlemeleri.
  • Kişisel, ruhsal, mesleki, ilişkisel ve çevresel meseleleri irdeleyen psikolojik içgörü.
  • Korunma, önleme ve uzun yaşam.

Charak Saahita der ki; Ayurveda’nın sadece temel bilgisine sahip olan ve bunları içtenlikle sevgiyle ve başkalarına ilgi gösterip yardımcı olarak uygulayan ve yaşayan kişi, bütün bilgiye sahip olup hala ün ve zenginlik peşinde olan kişilerden çok daha iyi uygulayıcılardır. Kısaca, gerçek etkiye ulaşmak için, uygulayıcının özünün danışanın ruhuna dokunabilmelidir.

Danışman/Danışan Alışverişi

Orijinal Ayurvedik metinleri açık bir şekilde danışmanlığın nezaket, diplomasi ve uygulayıcılık kısmında olumluluğu içerdiğini belirtir. Danışana saygı en önemlisidir. Samimiyet, ilgi ve etkili dinleme becerileri, çokca bilgiye ve beceriye sahip olup ilgisiz ve soğuk bir tavıra sahip olmaktan çok daha iyidir (Bununla beraber, kadim metinlerde danışanın da danışmana/uygulayıcıya saygılı olmasının önemi vurgulanır).

Uygulayıcıların danışanlarla gereğinden fazla samimi olmaları da tavsiye edilmez (yani profesyonel bir ilişki sürdürülmelidir), yoksa danışan uygulayıcıyı bir arkadaş olarak görmeye başlayabilir. Bu gerçekleştiğinde verilen tavisyeler sadece gelişigüzel takip edilir. Duyarlı ve rahatlık ya da aşırı samimiyet arasında çok net bir çizgi vardır.

Danışanda kutsala saygı dürtüsü oluşturulmalıdır çünkü bu onların kendi sezgilerine güvenip kendi kararlarını vermelerini sağlar. Danışanlar kendi sezgilerinin değeri ve becerisini fark ettikçe, özdeğerlerinde de bir yükselme görürler. Bu nedenle, danışanın, Ayurveda’nın sunduğu kapsam ve potansiyeli iyi kavraması önemlidir. Böylece danışan bu sürece daha çok inanır ve Ayurveda öğretisini daha içinden gelerek takip edebilir. Danışan aynı zamanda kişisel ve ruhsal hayatlarına saygı duyulduğundan ve danışmanlık sürecinin gizli tutulacağından emin olmalıdır.

 

Dosha Kişilikleri

Charak Saahita, her dosha’nın farklı kişiliğe sahip olduğunu ve bu nedenle her birine kendine has şekilde yaklaşılması gerektiğini belirtir.

Vata: Daha korku doludurlar ve gergin, huzursuz ve dikkati dağınık görünürler. Bu dosha kişilikleri kendileri ya da terapi süreci ile ilgili tereddütlü, güvensiz, kıpır kıpır, huzursuz hissedebilirler. Tam aksine, aşırı hevesli ve heyecanlı bir halde olup, ardında gerçek bir motivasyon olmaksızın fazla beklentiye de girebilirler. Bu kişiler genelde temelsizdir (güvensizdir) ve ikna etmesi, iletişim kurması nisbeten zordur (kesinlike fiziksel ve somut bir tecrübe ihtiyacı hissederler). Bu kişiler kendileri ve içinde bulundukları durumla ilgili olumsuz ve endişeli hissedebilirler ve meseleleri olduklarından daha kötü görmeye meyillidirler.

Terapi: Uygulayıcı bu kişilerin bulundukları durumla ilgili daha gerçekçi bir bakışa sahip olmalarını sağlamalı ve bu durumu nasıl çözeceklerini göstermelidir; uygulayıcı bu kişileri topraklamalıdır (yere köklendirmelidir). Aynı bir çiçekle ilgilenir gibi zarif davranmak gerekir. Vata kişileri programlarına sorumlu ve özenli başlar, ilerleyen aşamalarda da gevşemeye eğilimlidirler.

Pitta: Kim olduklarını ve ne yaptıklarını bildiklerini düşünürler. Çoğu zaman uygulayıcıya/danışmana kendileri için ne yapması gerektiğini söylerler. Bu kişiler kendilerini analiz ederler ve danışmanlık sürecinin hakimi olmaya çalışırlar. Eleştirel, agresif ya da tartışmacı bir doğaya sahip olabilirler ve Ayurveda’nın güvenilirliği ve kaynaklarını çok soruştururlar. Çünkü otorite statünü ve hiyerarşiyi severler, bu nedenle uygulayıcı bu kişileri basit ve objektif (tarafsız) bir şekilde yanıtlamalıdır. Bu dosha kişileri uygulayıcının kendilerini şifalandırmasını bekleyebilirler. Uygulayıcının yetkinliğini yargılayabilir ya da uygulayıcının onların nasıl iyileşeceğini açıklamasını isteyebilirler. Ancak, uygulayıcının bu tür bir oyuna girmemesi önerilir. Kısacası, uygulayıcılar ne kadar kendini doğrulamaya ve danışanı ikna etmeye çalışırsa, Pitta dosha da o kadar şüphe duyacaktır. Eğer danışan referanslara ve danışmana/uygulayıcıya güvenmiyorsa, bu da iyidir; çünkü zaten danışanın bu şekilde bir düşünce kalıbı mevcutken terapi işe yaramaz.

Terapi: İlk önce, uygulayıcının objektif ve mantıklı olması, kişinin yaşadığı dengesizlerin sebebini detaylı bir şekilde anlamasını sağlaması gerekir. Kişinin ayırt etme becerilerini uyandırmak danışanın hayatı kontrol etmeye çalışmak yerine gerçekten hayatının kontrolünde olmasını sağlar; böylece eleştirel doğaları ayırt edici/fark edici bir doğaya dönüşebilir. Pitta dosha kişilerine dostça davranmak gerekir. Bu yapılar sakin ve keyifli ortam ve davranışlarla sakinleşir (dengelenir). Sadece o zaman bu kişiler danışmanı kendi taraflarında hisseder. Bu dosha’nın otoriter bir ışıkta görüldüğünü hissetmesi gerekir. Pitta dosha kişilikleri, şifanın bireysel sorumluklukla olduğunu anladıklarında uygulamada ve terapiyi takip etmekte çok iyidirler. Ancak, terapinin uygulanmasında fazla fanatikleşmemeleri konusunda dikkat edilmelidir; yoksa çabuk tükenirler, terapist bu kişileri ılımlı bir seviyede tutmalıdır. Terapi beklendiği gibi gitmediğinde öfkeli ve eleştirel olma eğilimleri yüksektir. Uygulayıcıların başlangıçta bu kişilere fazla vaatte bulunmaması ve şifanın/iyileşmenin danışanın kendi sorumluluğunu olduğunu açık bir şekilde belirtmesi önemlidir.

Kapha: Bu kişilerin iyi olmak için motive edilmesi, dürtülmesi ya da şok edilmesi (bir nevi yüzmeyi öğrenmek için birden suya atılması) gerekir. Bu kişiler çoğunlukla uyuşuk, yavaş ya da tembeldir; ve bir şeyleri uygulamakta güçlük çekerler. Kendi hallerine bırakıldıklarında hareketsiz kalırlar. Bazen talep etseler de aslında teselliye ya da rahatlatılmaya ihtiyaç duymazlar. Aşırı duygusallık bu kişilerin dengesizliklerinin önemli bir sebebidir.

Terapi: Kapha doshaları fazla açıklamaya ihtiyaç duymaz; sadece sık sık dürtülmeye ve fazladan itelenmeye ihtyiaç duyarlar. Tepki vermeleri ve sağlıklı olmaları için sık sık uyarılmalıdırlar. Bu dosha kişileri bilgiyi uygulamaya dönüştürmek için zamana ve sabra ihtiyaç duyar. Bu kişiler sevgiye ve kişisel ilgiye, ve bunun yanında temellere ve öz-şifalanmaya gösterilen ısrar ve sağlamlığa güzel tepki verirler. Eğer eski alışkanlıklarına geri dönerlerse rahatlarına düşkün davranışlarına geri dönebilirler. Bu nedenle, bu kişilerin, harekete geçmek için daha sık görüşmeye ve daha çok uyarıcı (dürtücü) etkileşime ihtiyaçları olabilir. Başladıklarında (harekete geçtiklerinde) ise, sadece ara ara küçük motivasyonlarla, iyi devam ederler.

Vata/Pitta: Bu dosha kişilikler korku ve öfke arasında gider gelirler. Olumsuzluklarını ve sıkıntılarını kusacak birileri ararlar. Genelde bağışıklık sistemleri ve enerji seviyeleri zayıftır ve sorulara ya da yapıcı eleştirilere karşı zorlanır. Korkuları ve öfkeleri çoğunlukla bastırılmıştır.

Terapi: Çok beslenmeye, sabra, düşünceye ve inceliğe ihtiyaç duyarlar.

Pitta/Kapha: Bu ikili dosha kişiler hem enerjik hem de istikrarlıdır; sağlıklıdırlar ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahiplerdir. Çoğunlukla memnunlardır, bütüncül sağlıkla enerjiyi geliştirmek ve artırmak için ilgilenirler. Vata enerjilerinin uyum ve esneklik becerilerinden yoksundurlar. Bu dosha kişileri hükmetmeyi ya da kontrol etmeyi ve sahiplenici ve tutucu olmayı tercih ederler.

Terapi: Harekete, aktiviteye, yaratıcılığa ve yeni meydan okumalara ihtiyaç duyarlar.

Vata/Kapha: Bu kişiler ateşten, enerjiden, motivasyondan, tutkudan ve hevesten yoksundur. Genellikle güçsüz, pasif, bağımlı ve aşırı hassastırlar. Söylendikleri her şeyi onaylarlar ama onayladıklarını sürdürecek enerjileri yoktur. Duygusal ve zihinsel olarak gergin ve kolay rahatsız edilebilirlerdir. Bukelamun gibi bir kişiliğe sahiplerdir ve insanların istediği gibi görünürler.

Terapi: Hassas ve duyarlı sorular tavsite edilir. Bu dosha ikilileri sıcaklık  ve sağlamlığa tepki verirler ama terapiyi ne kadar iyi takip ettiklerini bilmek zordur. Uygulayıcının bu kişilerin içini görmesi tavsiye edilir ve bu kişilerin hayatlarındadaha net ve daha pratik olmaları sağlanmalıdır.

Danışanın Tavrı

İlk önce, uygulayıcının danışanın içtenliğini gözlemlemesi gerekir. Bazı insanlar aslında iyileşmek istemezler, çünkü hayatlarını hastalıkları üzerine kurarlar. Bu durumda, kimse onlara yardım edemez. Genelde bu kişiler hasta olmak istediği için hastadır. Hasta olmak ilgi çekmelerini sağlar. Uygulayıcı danışanın yardım mı ilgi mi istediğini anlamalıdır.

Danışana sorulacak ilk sorulacak sorular şunlardır; “İyi olmak istiyor musunuz? Hasta kalarak elinize geçecek bir şey var mı? Hastalığınız bir kaçış mı? İyi olmak için gereken zamanı ayıracak mısınız? Gerçekten iyileşmek istiyor musunuz yoksa bu geçici bir heves mi? Sağlığınız ve iyileşme sürecinizin sorumluluğunu alacak mısınız? Bir başkasının mı size iyileştirmesini bekliyorsunuz?” Bu sorularla uygulayıcı danışanın aklını öne çıkarıp kendilerini iyileşmeye adadığını duymayı bekler.

Yama ve Niyama Etik Davranış Kuralları

Ödül için yapılan iyilik cennete, karşılıksız yapılan iyilik ise özgürlüğe ulaştırır.

Upanishadik Bilgelik

Böceklere ve karıncalara bile, aynı kişinin kendine gösterdiği, merhamet ve nezaketle davranılmalıdır.

Özfarkındalık ve sağlık geliştirmek için, sadhana ve Ayurvedik terapiler önerilir. Ruhsallığın ve şifanın daha ileri safhalarına erdemli davranış kurallarına uyarak ulaşılır.

Yama

  1. Ahimsa insanlara, hayvanlara ya da çevreye zarar vermemek, rahatsız etmemek ve kıskanmamak. Kişi kendi işiyle meşgul olmalıdır (bu kural öldürme içeren balıkçılık, askerlik gibi meslekler için geçerli değildir. Ama asker bile, sadece nefsimüdafa için ya da masumları korumak için öldürmelidir). Mesleği öldürme içermeyen kişilerin öldürmemesi tavsiye edilir.
  2. Gerçeği ve gerçekten söylemek istediğini söylemek. İçten kelimeler kişinin düşüncelerini açık bir şekilde ifade etmek için kullanılır.
  3. Çalmamak – Düşüncede, sözde yada eylemde başkalarının mallarına göz dikmemek.
  4. Brahmacharya – Cinsel ilişkiden düşüncede, sözde ve eylemde uzak durmak bekar kişiler için geçerlidir. Evli çiftler için de bir brahmacharya türü vardır ve shastralarda bahsedilir.
  5. Aparigraha, ya da kabul etmeme/istememe/arzulamama – maddi zenginlik ve şöhretin peşinde koşmamak; çünkü bu şeyler kişinin zihnini tutsak ve bağımlı kılar.

Niyama

  1. Saflık (dışsal olarak) saf yemek ve temizlik anlamına gelir. (İçsel olarak da), ruhsal çalışmalar aracılığıyla ulaşılan saf ya da sattvik zihin anlamına gelir.
  2. Memnuniyet – Allah ya da şans yoluyla elde edilene şükretmek.
  3. Tapas, ya da dayanıklılık. Aslında tapas, en uç sıcaklık ve soğuğa, açlığa ve susuzluğa dayanabilmekten bahseder. Günümüzde birçok guru, bu tür tapaların artık gereksiz olduğunu söyler. Fakat bu dayanıklılık kişilikte aranır. Eğer kişi birine aşırı övgü (sıcaklık) ile ya da aşırı soğuk bir şekilde davranıyorsa, bu kişinin ikisini de terk etmesi, kendi içsel ilahi özdeğerlerine ve kendi özfarkındalıklaırnı geliştirmeye odaklanmaları tavsiye edilir.

Erdemli özveri (aydın kişilerden ve meditasyonlardan elde edilen ruhsal sorgular) maddi fedakarlıklardan çok daha üstündür.

Bhagavad Gita’nın 17. Kısmı azla yetinme çalışmalarının beden, söz ve zihni içeren üç katmandan oluştuğunu yazar.

Beden: Tanrıya ibadet, kutsal insanlar, gurular ve bilgeler; saflıkla, sadelik, ılımlılıkla ve zararsızlıkla hareket edin.

Söz: Başkalarına zarar vermeyecen ve can yakmayan, doğru, hoş ve yararlı söz; ve düzenli metin çalışması.

Zihin: Neşelilik, nezaket, sessizlik, otokontrol ve kalbin temizliği.

  1. Metinlerin Çalışılması. Bhagavad Gita, Yoga Vasishta ve Upanishadlar gibi metinleri okumak ruhsal idrakı ve çerçeveyi geliştirmek için faydalıdır. Kişinin guru’sunun talimatıyla sadhana çalışması, en derin esviye çalışmadır çünkü doğrudan kişinin kendi içindekiyle tecrübesiyle öğrenim sağlanır.
  2. Her Şeyin Başı ve Sonu Olarak Tanrıyı Düşünmek.

Tüm eylemlerin Mutlak Ruh’a dayandığını bilinciyle yaşayın.  Bu, eylemin sonuç beklentisinden kurtarır, (örn. Yapan ben değilim, ben sadece aracım. Asıl yapan tanrı.) (tabi ki bu sorumsuzca yaşamak için bir bahaneye dönüşmemelidir). Böylece, kişi maddi dünyaya daha az bağlı ve İlahi Zarafet’e daha bağlı olur.

İnanç

İnanç özdeğer oluşturur. En büyük özdeğer hali özfarkındalıktır: ‘öz’ün kutsal olduğunu görmektir. Bu, kişinin zihnini entellektüel hatalar yapmaktan koruyan önemli bir araçtır. Entellektüel hata kişinin gerçek benliğinden şüphe etmesidir, ve bnunu sonucu olarak maddeleri sonsuz sanar. Yani, kişinin kendi ruhsal tecrübelerinin gelişimine inancı (kişinin içsel gözünden geçen tecrübelere inanmak) hayatidir. Ruhsal öğretmene ve onun hocalarına güvenmek ve inanmak gerekir.

İyi niyetli aile ve arkadaşlar bile kişinin kendi içsel ruhsal hislerinde şüphe duymasına sebep olabilir; başkaları kişinin kendi ruhsal kalbinin içinde ne olduğunu bilemez. Bu nedenle, kişinin kendi tecrübesinden öğrendiği şeye tutunması tavsiye edilir. Sonra da kişinin zihni, ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlık için sürekli olarak doğru entellektüel yargıda bulunmaya başlar.

Yamalar Takip Edilen Yama’nın Sonucu
Ahimsa Kimse size düşmanlık beslemez
Truth Kişinin sözleri gerçekliğe dönüşür
Non-stealing Mücevher zenginliğine ulaşılır
Brahmacharya Kişilere enerji ve bilgi aktarma gücü büyür
Non-accaptance Geçmiş doğumların bilgisine ulaşılır
Niyamalar Takip Edilen Niyama’nın Sonucu
Saflık Zihin Sattvik olur (saf ve kutsal)
Memnuniyet/Şükür Karşılaştırılamaz bir huzur
Tapalar Zihinsel ve fiziksel kirlerden arınılır

 

Ruhsal Ayurveda

Para kaybedildiğinde, hiçbir şey kaybedilmemiştir. Sağlık kaybedildiğinde bir şeyler kaybedilmiştir. Ama karakter kaybedildiğinde, her şey kaybedilmiştir. – Smiles

Daha önce de bahsedildiği gibi, tüm hastalıkların sebebinin kökü inanç ya da İlahi lanla iletişimin yoksunluğudur. Kişinin içsel üstün özüyle arasında sevgi kaybı hastalığın gelişimi ve sebebinin ilk aşamasıdır. Bu nedenle, kişi kendini sevgiye adadığında ve kendini en üstün, en kutsal özde görmeye başladığında hastalığın kökü kolaylıkla temizlenir.

Ayurveda’nın içine daha derinlemesine ruhsal bir bakış geliştirmek için, her insanın sahip olduğu üç bedeni ya da kılıfı açıklayan Vedik metinlere bakarız.

1) Fiziksel Beden: (Sthula Sharira) 3 mizaç, Vata, Pitta ve Kapha, ana enerjiik işlevsel güçlerdir. Fiziksel bedene dahil edilen 16 özellik, 5 duyu organı, 5 eylem organı, 5 element ve (duyularla bağlantılı olan) zihin vardır.

Sağlık yoksunluğunun iki sebebi vardır, daha önce de bahsedildiği gibi; zihin ve beden. Fiziksel acı doshalardaki dengenin kaybolmasına sebep olur. Zihinsel acı ise öfkeden, açgözlülükten, arzudan, bağlanmaktan, korkudan, melankoliden, kıskançlıktan ve arzu edilenin elde edilememesinden kaynaklanır. Sıkıntılar da iki katmana ayrılır; varlıklar ve ruhlar. İlki kişinin kendisinden, diğer insanlardan, hayvanlardan, böceklerden ve benzerlerinden kaynaklanır. İkincisi ise ruhlardan (yni çeşitli olumsuzluklardan) ve kişinin jyotish astroloji tablosundan kaynaklanır.

2) Astral Beden: (Sukshma Sharira) 17 özellikten oluşur: 5 bilgi duyusu, 5 eylem duyusu, 5 hayat-nefesi, zihin, ego, zihnin kalbi. Burada fiziksel organlardan bahsedilmiyor (örn. gözler, burun vs.), aslen bilgi sağlayan – görmek, koku almak vb. –  duyulardan bahsedilir.

Bunların fiziksel uzuvları eylem oluşturmaz, özleri oluşturur.

Bilgi Duyuları

Duyu Hükmeden Evi
Görüş Güneş gözler
Duymak Dik kulak deliği
Koku alma Ashvini Kumar burun delikleri
Tat alma Varuna dil
Dokunma Vata deri

 

Eylem Duyuları

Duyu Hükmeden Evi
Söz Agni konuşma organı
Tutma Indra avuç
Yürüme Upendra ayak
Boşaltım Yama anüs
İdrar Prajapati jenitaller

 

Yaşam-nefesi Duyuları

Vatalar Yön/Özellik Evi
Prana dışarı kalp
Apana aşağı anüs
Samana gıdayı sindirir/eşit navel
Udana yukarı gırtlak
Viana gıdayı dağıtır/her yere tüm beden

 

Yaşam-nefesi Yardımcıları

Hükmeden Hükmettiği
Naga hıçkırık
Kurme ağzın açılması
Krikara hapşurma
Devadatta esneme
Dhananjaya beslenme

 

Duyular ve Alt Duyular

Duyu Zihin

İrade/Kararlılık

Hükmeden

Ay

alt duyu Zihnin Kalbi

Meraklılık

Hükmeden

Achyuta

Duyu Zihin/Entellekt

Bir sonuca varmak

Hükmeden

Brahma

alt duyu Öz (Ahamkara)

Ego

Hükmeden

Samkara

Bu alt ya da astral beden aynı zamanda çakraların bulunduğu yerdir.

3) Nedensel ya da Hayati Beden: (Karana Sharira) diğer iki bedeni oval ya da yumurta şeklinde sarar. Diğer iki bedenin tüm özelliklerini veren tohumdur. Bununla beraber, kendisinde bu özellikler yoktur, sadece tohumda bulunan bütün bir ağaçtır ama bu aşamada ağaç yoktur. Bu nedensel beden 5 tanmatradan (beş duyuya dönüşmeden önceki ilkel duyu enerjileri) ve (astral ve fiziksel bedenlerdeki) sonrasında elementlere dönüşen ilkel enerjilerden oluşur. Burada 35 astral potansiyel ve 16 fiziksel potansiyel bulunur. Bu tohumun içinde, her doğumda kişinin motivasyonlarını oluşturan karmic ifadeleri saklanır. Nedensel beden ruhsal kalpte konuçlanır, göğsün tam ortasındadır. Yaratılışın kendi bu üstün enerjiden ortaya çıkar, çünkü bu nedenlerin nedenidir. Yaratıcıyla her şeyin birliği bilgisidir. Varlık bir iken, aslında birçoktur ve içinde sadece birdir; aynı içinde her şeyi barındıran bir tabak, bir kap ve bir sürahi gibi. Buna haz hücresi de denir, içindeki çokça hazdan dolayı. Kişi, özaydınlama yoluyla hazı tecrübe edebilir. Bu, aynı zamanda pralaya ua da evrensel derin uyku olarak da bilinir, çünkü bu bedende evren yok olur. Bu derin uykudan uyanan kişi şöyle hissedebilir, “Çok huzurluydu, hiçbir şey fark etmedim.”

Buna kılıf denir çünkü bu, kişiyi gerçek hazdan ve özelliklerden uzak tutar. Bu kılıf cahilliğin sebebidir. İki enerjisi vardır, abaran ve bikshepa (gizleme ve halisünasyon). Kişi, üstü bulutlarla kapandığı zaman Güneş’in kaybolduğunu düşünebilir. Buna benzer şekilde, kişi, nedensel bedeni yok sanabilir, çünkü üstü nedensel kılıfla örtülüdür. Bu, kişinin kendi doğasını bulmasını engelleyen ilizyondur. Bi rip bir yılan gibi görünebilir. Aynı şekilde, ruh, asıl fail gibi görünebilir. Kişi, “Ben mutlu, mutsuz ya da karasevdalı bir kişiyim” diyebilir. Bu, çeşitli yaşam illüzyonları (maya) var eder. Doğru tabirle aslında hayat şöyle ifade edilebilir; “Ben sonsuzum ve değişmezim. Mutluluk da mutsuzluk da değişken bir illüzyondan ibaret.”

Saçlar kendiliğinden uzar, sebzeler kendiliğinden büyür, yani ilk iki beden, fiziksel ve astral beden, nedensel bedenden kendiliğinden doğar. Nedensel beden kendiliğinden büyür. Olması için başka bir sebep yoktur.

5 Haz Hücresi

Bahsi geçen 3 beden 5 hücreye bölünür; gıda, yaşam, zihin, bilgi ve haz.

Beden Hücre Element
Madde Gıda Toprak
Astral Yaşam, Zihin, Bilgi Su, Ateş, Hava
Nedensel Haz Ether

 

  1. Gıda Hüresi (Annamaya Kosha): Fiziksel beden, anne babadan gelen, döl ve kana dönüşmüş gıdadan oluşur. Bu hücre ya da kılıf ruhu gizler, aynen bir kabuğun tohumu gizlemesi gibi. Bu nedenle ruh, doğum, yaşam ve ölüm ile ayrılmış ve bozulmuş gibi görünür ama aslında sonsuzdur ve bu süreçlerin yaratıcısıdır.
  2. Yaşam Hücresi (Praoyama Kosha): Bu hücre ateş eylem organlarını ve 5 yaşam nefesini içerir. Arzusuz ruhun gerçek doğasını gizler ve onu arzu dolu gösterir bu yaşam kılıfı. Sessiz ruhu konuşkan ve arzusuz ruhu arzu dolu gösterir.
  3. Zihin Hücresi (Manomaya Kosha): Bu kılıf 5 bilgi ve zihin duyusunu içerir ve ruhun gerçek doğasını gizler. Sonucunda da süphesiz ruh şüpheli görünür, kör ruh görüyor gibi görünür, acısız ruh da acı dolu görünür vs.
  4. Bilgi Hücresi (Vignanamaya Kosha): Bu hücre 5 bilgi duyusunu ve entellekti içerir. Ruhu yapan ve bilen olarak gösterip ruhun gerçek doğasını gizler. Ruha ego, eylem, isim, ün ve gurur vs. verir.
  5. Haz Hücresi (Anandamaya Kosha): Haz aşkı, zevki ve keyfi oluşturur ve ruhun doğasını gizler, ki bu ruh normalde göreeli sevgi, haz vs. tecrübelerinden üstün bir olgudur (bu tecrübelerin başı ve sonu vardır. Ruh, kutsal aşkın bitmeyen sonsuz bir tecrübesidir). Bu hücre tüm varlıkların nedensel bedeni olarak görülür.

 

Adanma: Ayurvedik Tıbbın En İyisi

Hayatın sonsuz ilahi haline adanma ve odaklanma ile kişi hastalığı iyileştirir ve önler, ve nihayetinde, Ayurveda’nın amacı olan özfarkındalığa ulaşır ve geliştirir. Ruhsal şifa için, kişisel ve adanmış bir yaklaşım hayatidir. Bazı insanlar Krishna’ya, bazıları İsa’ya, bazıları Buddha’ya, bazıları Allah’a inanır ve bununla birlikte herkes yaratıcıyla müzik aracılığıyla iletişim kurar. Adanma, Ayurveda’nın en büyük şifa çalışması olarak görülür, çünkü ancak ruhsal öğretmen ya da guru’nun yönlendirmesiyle yapılan sadhana (adanmış meditasyon ya da dua/ibadet) aracılığıyla kişi karmic hastalıkları temizleyebilir ve kişiler sevdikleri tanrı formuyla bir olabilirler.

Yetkin bir öğretmen, ya da guru, bulmak için kişi ne aradığını iyi bilmelidir. Farklı gurular, aynı okuldaki gibi, farklı alanları öğretir. Çoğu güçleri, ünü ve serveti öğretir. Ama sadece nadir birkaç tanesi sade, doğal özfarkındalık öğretir. Gerçek bir guru ilk bakışta kişide huzur ve keyif oluşturur. Aynı zamanda, bu tür ustalar öğrencilerinden ücret talep etmez.

Halihazırda bir guruyu takip edip de öğrenebilecekleri her şeyi öğrendiğini düşünerek başka bir guruya geçme ihtiyacı hisseden olabilir. Bu hissin Vedik metinlerde sadece bahsi geçmekle kalmaz, aynı zamanda buna teşvik edilir ve zamanı geldiğinde hocayı değiştirmek lazımdır. Vedalar, bir öğrencinin en az bir yıl içtenlikle hocasının öğretilerini ve talimatlarını takip etmesi ve buna rağmen memnun eden sonuçlar elde etmemesi durumunda hocasını değiştirme hakkı ve hatta zorunluluğuna sahiptir. Bu nedenle, kişinin guru’sunu seçmesi dahi kişinin hayatının kontrolünü eline almasında Ayurvedik yolunun öz sorumluluk parçasının önemli bir kısmıdır. Kişiler, kör bir şekilde hocalarını takip etmemeleri konusunda uyarılır. Metinler, gerçeği bilmenin 3 yönü olduğundan bahseder: guru’nun sözleri, metinlerin sözleri ve öğrencinin tecrübeleri. Sadece bu 3’ü bir arada olduğunda kişi bildiğinin doğruluğundan emin olur.

Bu aşamada kişi her şeyi ve herkesi aynı (kutsal) öz olarak kabul eder. Kişi herkesi kendi olarak görür; her şey içeride, dışarıda and arasındaki her şey dahil hepsi kutsal sonsuz öz. Bu durumda, hiçbir ayrım olamaz; istek ve arzu da yeşeremez. Arzular yok olduğunda acı ve hastalıklar da yok olur. Acı ancak kişinin bir şeyleri kendisinden ayrı görmesiyle ve onu arzu etmesiyle var olur. Hüzün, kişinin kendisinden ayrı olduğuna inandığı şeyi özlemesinin sonucudur. Bu illüzyonun ardı görünmeye başlandığında acının sebebi yok olur, aynı bulut aradan çekildiğinde güneşin ışıması gibi.

Bu, hayatın Vedantik ve Ayurvedik amacıdır. Bu nedenle, kişinin kendi ruhsal yolunu takip etmesi en iyi Ayurvedik ilaçtır.

Ruhsal bir rehberin, guru’nun, varlığının öneminden bahsetmiş olmakla beraber, herkes bir guru bulamayabilir ya da arzulamayabilir. Bu durumda, kişiye, kendi içindeki guru’yu dinlemesi tavsiye edilir. İçsel guru en büyük guru’dur.

 

 

 

Ruhsal Bedenin Kökeni

Vedik metinler, Srutiler, ağı kendiliğinden, içinden üreten örümcekten bahseder. İp, bir ağ olarak dikilir ve tekrar bedenin içine geri çekilir. Bunun, Sonsuz Bilinç (Chaitanya)’ten doğan ve sonra tekrar kendinde kaybolan evrenin benzetmesi olduğu düşünülür. Bu, yaratılışın tek sebebidir. Dahası, bilincin tek bir ‘bakışıyla’, onun enerjisi (ana özelliği tamas ile – uyuşukluk ya da yıkım -) dışa doğru hareket etmeye başlar ve gök (ether) yaratılır. Sonra da bilinç göğe ve havaya bakar ve Vata doğar. Bilinçten, tejas’a dik dik bakan yokedici, tamas aracılığıyla su (ap) doğar. Son olarak da, toprak ayırt edilir olur. Bu 5 element temeldir (pritvi) ve bilincin bakmasıyla ya da bölünmeyenden oluşur. Sudaki ruhsal ve maddesel bedenler. Bunlar ayırt edilebilirlerdir, çünkü bilincin bahsi geçen yapılarının kendilerinden yaratılmıştır.

5 Bilgi Duyusu 5 Temel Element 5 Eylem Organı
Sattva Elementler Rajas
1. Duyma (kulak) 1. Gök/ether 1. Tongue
2. Dokunma (deri) 2. Hava 2. El
3. Görme (göz) 3. Ateş 3. Ayaklar
4. Tat (dil) 4. Su 4. Üreme organları
5. Koku (burun) 5. Toprak 5. Anüs
kalp tüm 5 temel element yaşam enerjisi

 

5 Bilgi Duyusu

5 bilgi duyusu (duyma, görme, koklama, tat alma ve dokunma duyuları) 5 elementin sattvik kısmına dayanır. 5 eylem organı ise (dil, eller, ayaklar, anüs ve üreme organları) ise 5 elementin rajasik kısmına dayanır. 5 bilgi duyusu sattviktir ve 5 eylem organı rajasiktir.

Ses gökte (Akash) yaratılır. Kulaklar sesi duyar ve dil sesi üretir.

Hava (Vata) ciltte hissedilir, eller de dokunma aracılığıyla kavrar. Ateş’in (Tejas) özellikleri güzellik ve yapıdır. Gözler bu hareketi sever ve hareket eden ayaklardan gelir.

Suyun (Ap) özelliği tattır. Dil tat alır ve cinsel organlar hazzın temel kaynağıdır. Örneğin, dildeki tat hissi, keyifli bir tat oluşturur, ve haz eylemi üreme organlarıyla hissedilir.

Toprağın (pritvi) özelliği kokudur, ve anüs kötü koku çıkışı için bir kanal görevi görür.

Kalbin 4 yönü vardır: zihin, entellekt, kalp ve ego.
Yön İşlev
Zihin kararlılık ve kararsızlık
Entellekt karar verme
Kalp meraklılık
Ego özvarlık
Yaşam enerjisinin 5 yönü vardır: pran, apan, saman, udan, vyan
Ruhsal bedenin iki parçası vardır: bireysel ve evrensel

Evrensel: Evrensel ruhsal bedende yaşayan, bilinç ya da üstün öze Sutratma (Özün ipliği) denir. Çünkü, her şeyin içinden geçen ipliktir. Aynı boncukları birbirine bağlayan bir iplik gibi. Aynı zamanda Hiranyagarbha ve prana da denir çünkü 5 temel elementin yarattığı bilgiye, iradeye ve enerjiye sahiptir. Bu Hiranyagarbha maddesel elementlerden daha değerlidir. Bedende kişi yarı uyku halinde hisseder. Üç hücre – bilgi, zihin ve haz – burada bulunur. Burada ruh irade, arzu vb.’ine sahiptir, aynı uyanış aşamasındaki gibi; tek fark bunun maddesel olmamasıdır. Bu nedenle bu hale/aşamaya maddesel elementlerin emilmesi denir.

Bireysel: Bireysel ruhsal bedende yaşayan bilinç (Chaitanya), harika bir içsel duyuya sahiptir. Bireysel maddesel bedenden daha değerlidir; kişi yarım uyku hali gibi bir deha hisseder. Üç hücre burada da irade, arzu vb. özelliklerle birlikte bulunur ve buraya da maddesel elementlerin emilmesi denir. Yani, bireysel maddesel beden, bireysel ruhsal bedenin içinde bir tohum gibi durur.

Bireysel ve evrensel ruhsal bedenler, zihnin keyif veren nesnelerinin seslerini tecrübe ederler.

ZİHİN, YÖNLERİ VE FONKSİYONLARI

 

Ayurveda ve Yoga’da zihin ve onun çalışma tarzıyla ilgili farklı tasavvurlar var. İnsan bedeninde farklı dokular, organlar ve sistemler mevcut – kan damar sistemi, respiratör sistem, sindirim sistemi, lenf sistemi, üreme sistemi. Zihin beden gibi karmaşık bir yapıya sahip değil, ama onun da organik bir fonksiyon sistemi var. O, seviye ve katmanlardan oluşuyor. Aynı zamanda belirli bir sindirim sistemine sahip.

Zihnin bu farklı katman ve fonksiyonlarına bir göz atalım. Zihnin temel 4 bileşiği mevcut. Sanskritçe isimleri, çitta, buddhi, manas ve ahankara’dır. Biz bunların her biri hakkında ayrı ayrı konuşacağız, aynı zamanda bir biriyle ilişkisine de göz atacağız.

Çita – zihnin nedensel anlamının tamamını ifade eden kısmıdır.  Bu anlayış, yoga geleneğinde kullanılıyor. Patanjali yoga’yı, çitta’nın fonksiyonlarının sakin olması hali gibi anlatıyor. Biz rahatsızlığı zihnin bütün seviyeleri ve katmanlarından arındırmaya çalışıyoruz. Ama çitta’nın daha net anlamı var – zihnin içsel yönü, algı organlarıyla doğrudan ilişkisi yoktur. Çitta anlayışına bilinçaltı ve bilincin daha derin seviyeleri dahildir.

Sanskritçe’de genel olarak zihin anlayışı, “antakarana” kelimesiyle ifade ediliyor. Antakarana – içsel araçtır. Zihin aslında içsel araç, beden ise dışsal araçtır. Zihnin 4 bileşenini aynı zamanda antakarana’nın yönleri olarak da vurgulayabiliriz.

Buddhi, zihnin düşünen, tanıyan ve algılayan kısmını temsil ediyor. Bu kısım bizim neyin gerçek, neyin yalan; neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirlememizi sağlıyor. Buddhi değerlerimizi belirlememizi temin ediyor. Bu kavramı aynı zamanda entellekt olarak da tercüme edebiliriz. Ama Batı’da entellekt kavramı denildiği zaman, sadece rasyonel düşünce algılanıyor. Buddhi ise aynı zamanda vicdan ve ahlak kavramlarıyla da ilişkilendiriliyor. Ahlak anlayışını açıklarsak; neyin doğru, neyin yanlış; neyin gerçek, neyin gerçek olmadığını ortaya çıkaran tasavvurlar olarak ifade edebiliriz.

Manas, zihin, esas olarak dışsal duyu organlarıyla alakalıdır. O beş duyu organı, beş algı organı ve beş motor organlar ile bağlatılıdır.  Manas, onların işlevlerini kordine ediyor. Bazen manas, altıncı duyu organı ve altıncı motor organ olarak da dikkate alınıyor. Aynı zamanda bilgi kaynağı ve ifade aracıdır.

Ahankara – ego anlayışını ifade ediyor; zihnin kendisini her hangi bir şey veya özellikle belirlemesi (bu – benim ve bu – benimki) fırsatını sunan kısmıdır. Ahankara, etrafımızda bizim doğamıza ve varoluşumuza ait olmayan şeylere karşı özdeşleşme, benimkileştirme duygusunu hissettiren yapıdır. Bizim varoluşumuzun doğasının – “Ben varım” anlayışının, yani varlığımızın aslında delile ihtiyacı yoktur. Ahankara – birşeyler olmak veya her hangi bir mevkiye, kimliğe sahip olmak isteğidir.

AYURVEDA

DETAYLAR

NABIZ

DETAYLAR

DANIŞMANLIK

DETAYLAR